İFFETLE TANINASINIZ, EZİYET GÖRMEYESİNİZ
Kavramlarımızı fasit etmek için kullanılan kelimelerden bir tanesi de "özgürlük" kavramı. Bu kelime neredeyse toplumun bütün bireylerinin dillerinde pelesenk olmuş durumda. Bu kavramı önümüze koyanlar özgürlükten kasdın ne olduğunu tanımlamaktan geri durmuyorlar elbet. Bakıyorsunuz ki özgürlük mücadelesi veren bir direnişçinin karşısına demokrasi kavramını koymuşlar. Buna bizzat şahidim. 2012'de bir çok STK'nın söz birliği ederek yapmış oldukları bir basın açıklamasında " Biz Suriye'nin özgürleşmesini, demokratik bir düzlemde haklarına kavuşmasını istiyoruz. " tarzında ifadeler sarf edilmişti. Bizim için cihat îlâ-u kelimetullah/ Allah kelimesini yüceltmek için olandı ancak. Eğer bu kelimenin yüceltilmesi değilse hedeflerdeki, hangi özgürlükten bahsediyorduk?
Çok uzağa gitmeye gerek yok; amerikanın özgürleştirdiği(!) Irak gözlerimizin önündedir.
Bu özgürlük kavramının en çok gündeme geldiği meselelerden biri de kadının özgürleşririlmesi. "Kadın insan mıdır, kadının ruhu var mıdır?" meselesini tartışanlar, bugün kadına en kıymetli değeri biçtiklerini iddia ediyorlar. Şöyle sanayi devriminin canlandığı yıllara doğru ufak bir yolculuk yaparsak, buradaki sırrı da anlamamız çok güç olmaz.
Ucuz işçiye ihtiyaç duyan kapitalist sistem, bu iş gücünü sağlayacak kadını kendisine çekmek için karşılığı dokuz yüz takla atmak da olsa bunu kendisine vazife addetti. Onu evinden çıkartacak, korunaklı tesettüründen yalıtacak ve kendisine hizmet eden bir imge olarak kullanacaktı. Bankalar, ofisler, fabrikalar bunun örnekleriyle dolu. Bankada çalışan bir arkadaşa "Namazlar ne durumda?" diye sorduğumda "Aslında kılmak istiyorum ama bankada görünüşümüze dikkat etmemizi şart koşuyorlar; makyaj, saç bakımı vs.. bunların her gün düzenli olarak tâkibi söz konusu e abdest almak da buna halel getireceği için kılamıyorum." demişti. Sisteme köleleştirilip, özgürlük nidaları atan binlercesi var böyle. "Prezentabl-sunulabilir-işçi aranıyor" ilanları dolaşıyor. Bu standartlara uyum sağlayan kadınların uğradıkları tacizler üzerinde konuşmaya gerek yok sanırım. Bu karşı tarafa yaptığı davranışta bir haklılık payı vermiyor elbet, bu ayrı bir nokta ama; herkesin kendi mükellefiyetlerinden hesaba çekileceğini düşündüğümüz bir zeminde bize yöneltilen hitaba tam bir teslimiyetle kulak vermek durumundayız.
Ahzap Sûresi 59. Ayeti Kerime'de cilbap/tesettür emri "Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur." şeklinde süregeliyor.
Demek ki senin özgürlüğün için, gözlerden, sözlerden muhafazan için, iffetli, ahlaklı olarak tanınman için, eziyetlere maruz kalmaman için ahzap suresindeki bu tesettür çağrısına layıkıyla kulak vermen gerekiyor. "Tesettürde özgürlük" adı altında moda köleliği yapanlar, bununla tesettüre zulmedip, bu zulüm sonucu eziyet görenler meclisten dışarı.
Çok uzağa gitmeye gerek yok; amerikanın özgürleştirdiği(!) Irak gözlerimizin önündedir.
Bu özgürlük kavramının en çok gündeme geldiği meselelerden biri de kadının özgürleşririlmesi. "Kadın insan mıdır, kadının ruhu var mıdır?" meselesini tartışanlar, bugün kadına en kıymetli değeri biçtiklerini iddia ediyorlar. Şöyle sanayi devriminin canlandığı yıllara doğru ufak bir yolculuk yaparsak, buradaki sırrı da anlamamız çok güç olmaz.
Ucuz işçiye ihtiyaç duyan kapitalist sistem, bu iş gücünü sağlayacak kadını kendisine çekmek için karşılığı dokuz yüz takla atmak da olsa bunu kendisine vazife addetti. Onu evinden çıkartacak, korunaklı tesettüründen yalıtacak ve kendisine hizmet eden bir imge olarak kullanacaktı. Bankalar, ofisler, fabrikalar bunun örnekleriyle dolu. Bankada çalışan bir arkadaşa "Namazlar ne durumda?" diye sorduğumda "Aslında kılmak istiyorum ama bankada görünüşümüze dikkat etmemizi şart koşuyorlar; makyaj, saç bakımı vs.. bunların her gün düzenli olarak tâkibi söz konusu e abdest almak da buna halel getireceği için kılamıyorum." demişti. Sisteme köleleştirilip, özgürlük nidaları atan binlercesi var böyle. "Prezentabl-sunulabilir-işçi aranıyor" ilanları dolaşıyor. Bu standartlara uyum sağlayan kadınların uğradıkları tacizler üzerinde konuşmaya gerek yok sanırım. Bu karşı tarafa yaptığı davranışta bir haklılık payı vermiyor elbet, bu ayrı bir nokta ama; herkesin kendi mükellefiyetlerinden hesaba çekileceğini düşündüğümüz bir zeminde bize yöneltilen hitaba tam bir teslimiyetle kulak vermek durumundayız.
Ahzap Sûresi 59. Ayeti Kerime'de cilbap/tesettür emri "Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur." şeklinde süregeliyor.
Demek ki senin özgürlüğün için, gözlerden, sözlerden muhafazan için, iffetli, ahlaklı olarak tanınman için, eziyetlere maruz kalmaman için ahzap suresindeki bu tesettür çağrısına layıkıyla kulak vermen gerekiyor. "Tesettürde özgürlük" adı altında moda köleliği yapanlar, bununla tesettüre zulmedip, bu zulüm sonucu eziyet görenler meclisten dışarı.
Yorumlar
Yorum Gönder